28 Kasım 2010 Pazar

FIRINDA SEBZELİ SOMON





Burada, istediğimiz balığı taze bulabilmek her zaman mümkün olmadığından, ben Costco’dan aldığım ve gerçekten çok taze olan bütün somon ile hazırladım. Sizler herhangi bir büyük balık ile deneyebilirsiniz. Yüksek ısıda ve üstü açık pişirdim. Sebzeler de, balıkta aynı zamanda ve tam kıvamında pişti.





Malzemeler ( 2 kişilik):

  • 1 adet somon
  • 2 orta boy patates
  • 10 adet cherry domates
  • 1 kırmızı biber
  • 1 yeşil biber
  • 1 havuç
  • 1 kuru soğan
  • 1 defne yaprağı
  • 2 diş sarımsak
  • 1 limon ya da lime ( yarısı dilimlenmiş, yarısı sıkılmış )
  • 3 yemek kaşığı zeytinyağı ( 1 yemek kaşığı balığa, 2 yemek kaşığı sebzelere)
  • Pul biber
  • Deniz tuzu
  • Karabiber 
Hazırlanışı:
  • Balığı temizleyip yıkayın, her iki tarafına da keskin bir bıçakla derin çizikler atın. 1 yemek kaşığı zeytinyağ, biraz limon suyu, tuz ve karabiber ile her tarafını ovun (karın boşluğu dahil)
  • Sebzeleri soyup irice doğrayın, kalan zeytinyağı ve limon suyunu, tuzu, karabiberi, pul biberi ilave edip hepsini harmanlayın.
  • Yağlanmış bir tepsiye ( ya da yapışmamasını garantilemek için yağlı kağıt serilmiş tepsiye) balığı ve sebzeleri koyun.
  • Önceden ısıtılmış 400F-200 C fırında - tepsiyi ara sıra sallayarak - balık ve sebzeler kızarana kadar pişirin.
Afiyet olsun.




20 Kasım 2010 Cumartesi

Bisküvili, elmalı toplar ve çay saati





 

 

Güneşli ve çok güzel bir haftasonu öğleden sonrasında hazırlanmış çay masamızda neler vardı?

Patates salatası
Ispanaklı pay-börek
Keçi peynirli atıştırmalık
Lorlu piramit pasta
veeee
Elmalı, bisküvili toplar


Bloğumda tarifi olanların linkini veriyorum, üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz. Elmalı topların tarifi hemen geldi, ıspanaklı böreği de en kısa zamanda paylaşacağım.


ELMALI, BİSKÜVİLİ ATIŞTIRMALIK TOPLAR

Malzemeler:
  • 2 paket petibör bisküvi
  • 2 adet kırmızı elma
  • 2 çorba kaşığı kakao
  • 100 gr. bitter çikolata
  • 1 Türk kahve fincanı süt
  • 1 çorba kaşığı konyak ya da sevdiğiniz herhangi bir likor
Üzeri için:
  • İnce hindistan cevizi
  • Kavrulmuş file badem
  • Cekilmiş antep fıstığı
  • Kakao
Hazırlanışı:
  • Bisküvileri robotta  toz haline gelene kadar çekin.
  • Elmaların kabuklarını soyup rendeleyin, çikolatayı rendenin kalın tarafı ile rendeleyin ya da bıçakla incecik kıyın.
  • Bisküvileri bir kaba alın. Rendelenmiş elma, rendelenmiş çikolata, süt, kakao ve konyağı ekleyip, tüm malzeme iyice karışana kadar elinizle yoğurun.
  • Karışımı kapaklı bir kaba alıp buzdolabında dinlendirin (1 gece bekletirseniz daha güzel oluyor). Hamurdan istediğiniz  büyüklükte parçalar koparıp, elinizle yuvarlayın.
  • Üzeri için verilen malzemelerden istediğinize ya da benim gibi, biraz biraz hepsine bulayıp, servis yapın.

Afiyet olsun.


Bir öneri: Top haline getirdiğiniz karışım ile üst malzemelerini, servis yapmadan hemen önce buluşturursanız, bademler yumuşamamış, kakao ve antepfıstığı da ıslanıp görüntüleri ve lezzetleri bozulmamış olur.





12 Kasım 2010 Cuma

Patlıcanlı, Yalancı Çerkez Tavuğu


Bu harika mezeyi bir arkadaşıma yemeğe giderken götürmüştüm. Fotoğraflar sevgili Türkan’ın masasından. Bu tarifi ilk olarak Aintabsofrası’nda görmüştüm, daha sonra başka bloglarda da gördüm. Nefis oluyor tavsiye ederim.
Ben, üzerine tereyağlı tozbiber döktüm ama fotoğrafa dikkatli bakarsanız yağın donmuş olduğunu göreceksiniz. O bakımdan tarifi zeytinyağlı olarak verdim, ben de artık zeytinyağlı yapıyorum.

Malzemeler:
  • 1 adet kemikli tavuk göğsü
  • 1 adet defne yaprağı
  • Birkac, tane karabiber
  • 2 su bardağı süzülmüş yoğurt
  • 2 yemek kaşığı mayonez
  • 2 yemek kaşığı galeta unu
  • 2-3 diş sarımsak
  • 2 tane büyük boy közlenmiş patlıcan
  • 1/2 su bardağı ceviz
  • Deniz tuzu
  • Karabiber
Üzeri için:
  • Zeytinyağı ve kırmızı biber
Hazırlanması:
  • Tavuk göğsünü, defne yaprağı ve tane karabiberler ile, üzerini geçecek kadar su koyarak haşlayın.
  • Büyük bir bıçakla cevizi ve sarımsağı  incecik kıyın. Közlenmiş ve kabukları soyularak üzerlerine limon suyu sıkılmış patlıcanları da, suyunu süzdürdükten sonra bıçakla aynı şekilde kıyıp, tüm malzemeyi büyükçe bir kaba alın.
  • Üzerine 2 su bardağı süzülmüş yoğurt, 2 yemek kaşığı mayonez ve 2 yemek kaşığı galeta ununu ekleyip bütün malzemeyi  karıştırın (karışım çok koyu olursa, soğuk tavuk suyuyla biraz inceltebilirsiniz).
  • Haşlanmış ve soğumuş tavukları ister küp küp doğrayıp, isterseniz de  didikleyip karışıma ilave edin.
  • Tuzunu ve biberini de ekleyip, tüm malzemeyi iyice karıştırın, servis yapacağınız tabağa alıp, üzerine kırmızı biberli zeytinyağı gezdirip servis yapın.
Afiyet olsun




9 Kasım 2010 Salı

SONSUZA DEK YÜREĞİMİZDESİN...



Türkiye ile aramızdaki saat farkından dolayı, internet gazetelerini biz burada 1 gece önceden okuyabiliyoruz. Yılmaz Özdil’in bugünkü yazısı, bir İzmir’li olarak beni çok duygulandırdı, paylaşmak istedim...

Ekim 2007, İzmir.

Alsancak’ın en meşhur dövmecisi Köprüaltı’na gençten biri girer, kolunu sıyırır, dirseğine doğru Mustafa Kemal’in imzası vardır, bir bankada çalıştığını, bu dövme yüzünden işten atılmakla tehdit edildiğini anlatır, tırsmıştır, ekmek parası filan diye ağlar, “silin” der.
Hep söylerim, ekmek parası diye ağlayanın maaşını, tavuk gibi buğdayla ödeyeceksin!
Adeta bomba düşer dövmeci dükkânına... “Bu gördüğün eller Atatürk’ü yazar, Atatürk’ü silmez” deyip, kapı dışarı ederler. Ve, internet sitelerinden alenen duyururlar: “Ey ahali, madem öyle işte böyle, bugünden itibaren burada, Atatürk’ün imzası bedava!”
İlk kim, nerede yazdırdı bilmiyorum ama, Atatürk imzasının furya haline gelmesinin miladı, bu olaydır.
Bir ödlek geri adım attı...
On binlerce cesur öne çıktı.
Atatürk’e sövme modası...
Dövme modası yarattı.
Köprüaltı örnek oldu, İzmir’de yapılan Atatürk dövmesi, 50 bini aştı. Yetişemiyorlar, her gün 30-40 kişi kazıyor vücuduna... Omuzuna, bileğine, iman tahtasına, kalbinin üstüne... Doktor var, avukat var, öğrenci, dekan, ev kadınları var. İstanbul’da patladı... Ankara, Antalya, Bursa, Trabzon, Muğla, Eskişehir dövmecileri artık neredeyse sadece bu imzayı kazıyor. 29 Ekim’lerde, 10 Kasım’larda Mustafa Kemal için ücretsiz çalışan 200’ün üstünde dövmeci var.
Dini gerekçelerle dövme yaptırmayan, otomobiline yapıştırıyor. Taksilerin camlarında... Motosikletine, hatta, bebe arabasına yazdıranı görüyoruz. Atatürk imzalı küpe kulaklarda, rozet yakalarda.
Ölümünün üzerinden taaa 72 sene geçtikten sonra, hiç tanışmadığı, hiç görmediği insanların bedenine imzasını atan bir başka lider var mı dünyada?
Neymiş, işten atarlarmış...
Bizim işimiz Atatürk.
Memleketimin güzel kadınları, giydirin çocuklarınızı güzel güzel, doğum günüdür bugün... Çünkü, her 10 Kasım, aslında 19 Mayıs’tır... Cumhuriyet dediğin, korkak babalar tarafından kaybedilir, yürekli evlatları tarafından geri alınır.
Mustafa Kemal, ilebelet payidardır.
Bu ödülü ülkem adına alıyorum

Yılmaz ÖZDİL


 

8 Kasım 2010 Pazartesi

ÇİÇEK EKMEK



Türkiye’de yaşayanlar evde ekmek yapma ihtiyacı hissediyorlarmı bilemiyorum ama biz yurtdışında yaşayanlar için, fırından yeni çıkmış sıcacık ekmek büyük bir nimet...
Ekmek makinam bozulduktan sonra, ekmeğimi kendim elde yoğurarak yapmaya başladım ve sonuçtan daha çok memnun kaldım. Öyle düşünüldüğü kadar zor ve uğraştırıcı değil inanın, el alıştıktan sonra hele daha da kolay geliyor. Sadece iki aşamada hamurun mayalanmasını beklediğimiz için biraz zamana ihtiyaç oluyor, o kadar.
Ben bu tür tariflerde, genellikle unun ölçüsünü verip sıvı malzemeyi “ aldığı kadar“ diye yazardım. Nedeni, unların markaları ve de kaliteleri alacağı sıvı miktarını değistirebiliyor. Geçenlerde sevgili kuzen Ebru’dan bu konuda şikayet alınca (beni başka blogların tariflerini uygulamakla tehtid etti:) tüm malzemeyi ölçerek verdim bu defa.  Siz yine de ekstra ununuzu ilave ederken, azar azar ekleyin ki, sert bir hamur olmasın.
Ebru’cuğum haydi bakalım bu ekmeği denemen artık mecburi. Senin yaptığının fotosuyla birlikte yorumunu da bekliyorum....

MALZEMELER:
  • 3,5 + 1/2 su bardağı un
  • 1 su bardağı ılık süt
  • 1 su bardağı ılık su
  • 1 tatlı kaşığı şeker
  • 1 tatlı kaşığı toz maya
  • 1 tatlı kaşığı tuz
  • 2 çorba kaşığı sıvıyağ
  • 2-3 çorba kaşığı keten tohumu (isteğe bağlı)
ÜZERİNE:
  • 1/2  Türk kahve fincanı ılık süt
  • Susam, çörekotu ve haşhaş tohumu
HAZIRLANIŞI:
  • 1 su bardağı ılık suyun içinde 1 tatlı kaşığı şeker ve mayayı karıştırıp, üzeri köpüklenene kadar bekletin.
  • Büyükçe bir karıştırma kabına 3,5 su bardağı unu eleyin. 1 tatlı kaşığı tuzu ve keten tohumunu da ilave edip mayalanmış 1 su bardağı suyu, 1 su bardağı sütü ve 2 çorba kaşığı sıvıyağı da ekleyip karıştırın. Ele yapışan bir hamur olacaktır, kalan 1/2 su bardağı un ile, azar azar ilave ederek ele yapışmayan kulak memesi yumuşaklığında bir hamur olana kadar yoğurun.
  • Üzerini örtüp ılık bir ortamda en az 1 saat, hamur iki katı kabarana kadar bekletin.
  • Hamur mayalandıktan sonra 8 eşit parçaya ayırıp, unlanmış tezgahta tekrar çok az yoğurarak hamurları yuvarlak şekillendirin.
  • Yağlı kağıt serilmiş, 28 cm. çapındaki yuvarlak fırın tepsisine çiçek şeklinde yerleştirin.
  • Biraz ılıtılmış fırında tekrar hamurlar iki katı olana kadar bekletin. Üzerlerine biraz ılık süt sürüp, isteğe göre susam, çörekotu ya da haşhaş tohumu serperek, önceden ısıtılmış 350F - 180 C fırında kızarana kadar pişirin.
 Afiyet olsun.

2 Kasım 2010 Salı

Havuçlu kek



Araya cadılar bayramı tarifi ve de resimleri girince, benim havuçlu kek sırada bir hayli uzun bekledi...
Bir süredir güzel bir havuçlu kek tarifi aramaktaydım ve nihayet Cafe Fernando'nun keki tam istediğim tarif oldu. Tarif, Shirley O.Corriher'in Bakewise isimli kitabındaki havuçlu kek tarifi. Cafe Fernando oradan esinlenmiş ben de Cafe Fernando'dan...
Kekin ölçüleri büyük, o bakımdan 25 cm. çapında, 10 su bardağı kapasitesi olan bundt kek kalıbı kullanmanızı tavsiye ederim.
Ben tarifte bazı küçük değişiklikler yaptım. Örneğin üzüm çekirdeği yağı yerine mısırözü yağı kullandım, elle karıştırmak yerine mixeri tercih ettim vs.
Cok güzel kabaran, nemli bir kek oldu, tavsiye ederim.

MALZEMELER:
  • 200 gram ceviz içi
  • 15 gram tereyağı + kalıbı yağlamak için az miktarda
  • 2 su bardağı un
  • 2 tatlı kaşığı kabartma tozu
  • 1/2 çay kaşığı tuz
  • 1 tatlı kaşığı toz tarçın
  • 6 çorba kaşığı (30 gram) hindistan cevizi
  • Taze rendelenmiş, eser miktarda muskat (nutmeg)
  • 5 adet yumurta
  • 1 su bardağı beyaz şeker
  • 1 su bardağı kahverengi şeker
  • 2 çay kaşığı vanilya özütü (vanilla extract)
  • 3/4 su bardağı mısırözü yağı (veya ayçiçek, kanola ya da üzüm çekirdeği yağı)
  • 1/2 su bardağı- tercihen - taze sıkılmış portakal suyu
  • 350 gram ince rendelenmiş havuç (soyulmamış ağırlığı 450 gram)
  • 1/4 su bardağı pudra şekeri (servis ederken üzerine serpilecek)
HAZIRLANIŞI: 
  • Ceviz içlerini teflon tavada, orta ateşte  10-15 dakika kadar kavurun. Ateşten alıp 15 gr. tereyağını ve tuzun yarısını ekleyin ve bütün cevizlere bulanana kadar karıştırın. Soğuduktan sonra iri parçalar halinde doğrayın.
  • 25 cm çapındaki bir Bundt kek kalıbını tereyağı ile yağlayın.
  • Büyük boy bir karıştırma kabında 2 su bardağı elenmiş unu, tuzun geri kalanını, 2 tatlı kaşığı kabartma tozunu, 1 tatlı kaşığı toz tarçını, 6 çorba kaşığı hindistan cevizini ve ince rendelenmiş muskatı karıştırın.
  • Bu aşamada, fırınınızı 180 dereceye getirip ısıtın.
  • Diğer bir karıştırma kabında, 5 yumurtayı, 1 su bardağı beyaz, 1 su bardağı kahverengi şekeri mixer ile çırpın. 3/4 su bardağı sıvı yağı, 2 çay kaşığı vanilya özütünü, 1/2 su bardağı portakal suyunu ekleyin ve krema kıvamına gelene kadar karıştırın.
  • Kuru malzemeleri, yaş malzemeye azar azar ekleyin ve pütürsüz olana kadar karıştırın. En son rendelenmiş havuçları ve cevizleri de ilave edip bir spatula ya da tahta kaşık ile tüm malzemeyi son kez karıştırın ve kalıba dökün. Kalıbın tabanını tezgaha birkaç kez vurup hamurun içindeki hava kabarcıklarını çıkartın.
  • Önceden ısıtılmış, 180C - 350 F fırında, 55 dakika pişirin. ( 55 dakikanın sonunda, kekin ortasına kürdan sokarak, pişip pişmediğini kontrol edin). 
  • Keki fırından çıkarıp, soğutma telinin üzerinde oda sıcaklığına gelmesini bekleyin ve servis tabağına alın. İyice soğuduktan sonra, pudra şekeri serpip servis yapın. 


Afiyet olsun.